Şimdi olabildiği kadar net ve sade bir dille açıklayacağım.

Öncelikle hemen söylemeliyim, çakra temizliği diye bir şey yok. Çakralarımız dengelenir, temizlenmez. Temizlenen enerji akışımızdır. Çakra açmak da olamaz. Çakra dengelenir. Üstüne basarak söylemek istiyorum. Bir de blokaj yani engel durumu var ki bu durumda da üzerindeki blokaj kaldırılırsa yine yapılan işlem dengelemedir.

Şimdi, çakra demek aslında Türkçe ’ye de çark olarak çevirebileceğimiz bir dönme hareketinin Sanskritçe ’de yani Hintçe ’deki ismidir. Zihninizde birbirinden farklı yönlere ve farklı hızlarda dönen, belirli renkleri olan ve bir makinanın düzgün çalışmasını sağlayan çarklar getirmenizi istiyorum.  İşte tam da bu çarklar enerjisel bedenimizin çakralarıdır. Omurgamızın bittiği noktadan başlayarak başımızın tam üstüne kadar 7 özel noktada konumlanmışlardır. Bu noktalarda dururlar ve dönerler. Yerleri değişmez. Dönme hızları olması gerektiği gibi olduğunda sorun yoktur. Ancak aralarına kirler biriktiğinde yavaşlayabilirler ve buda kirlerin etrafa yayılmasına neden olabilir. Elektrik süpürgenizin motorunu ve fanını düşünün. Aralarında kirlerin birikmesi durumu tamamen bakış açınız ve düşünceleriniz ile ilişkilidir. Olumsuz bir düşünce, bağlı olduğu çakradaki hareketi etkileyebilir ve bir kere dengesizleşen çakra sonrasında bu olumsuz duyguyu sürekli hissetmenize neden olabilir. Elbette hayatın içinde olumsuzluklar bolca var… Bu demek değil ki tüm çakralarımız dengesiz ve hastalığa mahkûmuz. Hayır… Çakralarımızı dengelemek çeşitli olumlamalar ve meditasyonlarla mümkün. Nasıl ki her sabah ve akşam dişlerimizi fırçalıyoruz ya da yüzümüzü gün içinde aldığı kirlerden arındırıyoruz, çakralarımızı da gün sonunda olumlamalarla dengelemeye çalışmamız gerektiğine inanıyorum.

Her şey enerji diye yola çıkıyoruz… Zihnimizin ürettiği düşüncelerin de enerjilerinin olduğunu ve bize hem ruhsal hem bedensel etki ettiklerini kabul ediyoruz. Şimdi sorabilirsiniz, görünmeyen ve varlığından şüphe duyduğum bir çark, yavaş döndüğü için mi sindirim sorunu yaşıyorum diye. Evet. Aslında evet, yediğiniz taze soğanın etkisini azımsayamam ancak şayet sağlıklı bir düzen varsa içerde o soğanın zarardan çok yararını görürsünüz. Buna alerjileri de ekliyorum. Astım, hemoroit, anksiyete, depresyon, sivilce, kramp vs. Hepsini. Kabul etmesi zor. Anlaması da bir o kadar meşakkatli bir iş. Ancak nasıl ki kan damarlarınız ve organlarınızın sağlıklı olması hastalıkların önüne geçiyorsa, enerjisel bedenimizde de aynı sağlıklı akışın olması bu hastalıkları doğrudan engelliyor. Her bir hastalık ya da rahatsızlığın hangi düşünce yapısı ile ilişkili olduğunu daha önceden yazmıştım. Buna bağlı olarak her bir çakranın etki ettiği bölgeler, belli organlar var. Bir çakranın dengesiz dönmesi etki ettiği organda sıkıntılar yaşanmasına neden olur. Her birinin belli renklerinin olmasına dair bilgimiz ise bunu görebilen üstatlarımız sayesindedir. Nitekim bu renklerin bilinmesi, özellikle renkler ile şifa çalışmaları sırasında oldukça yararlı. 7 nokta, 7 renk. Şimdilik bilmemiz gereken tek şey bu aslında. Bundan sonra, her bir çakranın dengesizleştiğinde nasıl hissettiğimizi ve hangi olumlamalar ve çalışmalar ile dengelenebilecek olduklarını yazacağım.

Şimdi, gelin birlikte nerelerimizde çakralarımız var ve etki alanları nereleri birlikte bakalım. Bunun yanında zaten bu konu ile ilgilenmekte ve çalışmakta olan okuyucularım için dönüş bilgilerini de ekleyeceğim. Bu dönüş konusu lütfen sizi düşündürmesin, ilk uygulamasında bu hareketliliği hissedebilen öğrenciler tanıyorum. Benim için ise hala hissetmesi konsantrasyon gerektiriyor mesela. Ayrıca hemen eklemek istiyorum. Belki bazılarınız bilir, mide sıkıntısı çektiğimizde büyüklerimiz midemizi saat yönünde belli bir hızda ovarlardı. Bu bir masaj olarak görünebilir ancak eğitime gerek kalmadan doğal bir yolla aslında yaptıkları şey bu çakranın hareketine katkıda bulunmaktır. Bunu kendi kendinize de fark etmiş olabilirsiniz. Ama zihin bunu insiyaki olarak yapıyor. Alışık olduğu dönme hızına ulaşmayı amaçlıyor. Neyse biz konumuza dönelim. Çakralar.

Aşağıdan başlayarak;

İlk çakramız KÖK Çakra: Omurganın kökünde bulunuyor. Rengi kırmızı.  Kemikler, dişler, makat, bağırsaklar, mesane ve omurga sisteminde etkili. Güven duygusunu yönetiyor ve aitlik hissimizi besliyor. Dönüşü en yavaş çakramızdır bu ve işte bu nedenle de en hassas çakramızdır diyebilirim. Dönüşü vuruş şeklinde algılanabilir, dakikada 8 tur dönüyor.

İkinci çakramız SAKRAL Çakra: Göbek deliğimizin iki parmak kadar altında konumlanıyor. Rengi turuncu. Üreme bezleri, rahim, cinsel organlar, mesane bölgeleri üzerinde etkili. Kokularımızı ve kaygılarımızı, ilişkilerdeki öz güvenli duruşumuzu dengeliyor. Yine ilgilenenler için, dakikada 12 dönüş yakalamanız gerekiyor. Altını ya da üstünü algılarsanız sıkıntı var demektir. Ne yapıyoruz hemen Reiki veriyoruz.

Üçüncü çakramız SOLAR PLEKSUS Çakra: Ay neden bunun adı böyle demeyin. Çok büyük bir fark yok, Solar Güneş demek. Güneş çakra diyelim biz. Rengi sarı. Konumlandığı yer tam olarak midemizin üzeri. Dolayısıyla sindirim ile ilişkili. Bağımsızlık hissimizi ve kendimize olan saygımızı besliyor. Dönüşü bir dakikada 16 dönüş.

Dördüncü çakramız KALP Çakra: Göğsümüzün ortasında vücudumuzun merkezinde yer alıyor. Rengi yeşil.  Solunum yolları, akciğerler ve dolaşım sistemi üzerinde etkili. Empati yeteneğimizi besliyor. Bu çakraya bir noktada önemle durmak istiyorum çünkü burası evren ile bağlantı kurduğumuz en önemli merkezden biri. Tam olarak göğüs kafesimizin ortasında yer alan timüs bezi burada ki bu bez mutluluk hormonu salgılamamızı sağlıyor. Mesela bu noktaya parmağınızla küçük vuruşlar yaptığınızda sinirliyseniz geçtiğini, sıkıntılıysanız rahatladığınızı fark edersiniz.  Özellikle aldatılma duygusu bu çakra ile ilişkili.

Beşinci çakramız BOĞAZ Çakra: Boğazımızda konumlanıyor ve rengi de mavi. Doğrudan tiroit bezine etkili ve tüm üst solunum alanını etkisi altına alıyor. Kendimizi ifade etme, varlık gösterebilme ve özellikle dürüst olmak ile ilişkili bir yapısı var. Baktınız ki bu konuda bir sıkıntı yaşıyorsunuz, bu demektir ki bu çakraya biraz şifa verilmesi gerekiyor. Dönüşü dakikada 32 dönüş.

Altıncı çakramız ALTIN Çakra ya da ÜÇÜNCÜ GÖZ Çakrası: iki gözümüzüm arasında bulunuyor ve rengi harika bir çivit mavisi. Mor ile mavi arasında bir renk ki zaten boğaz ile taç çakra arasında. Bu çakra isminden de anladığımız üzere doğrudan hayatı algılayışımız ile ilişkili. Sezgisel güçlerimizin beslenmesi ile ilişkili. Hipofiz bezine etki ediyor. Buna bağlı olarak da beyin, beyincik, göz, yüz, baş ve sinir sistemi üzerinde etkisi var. Burası biraz hızlı dönüyor. Genelde kişiler buradaki hareketi dalgalanma olarak tanımlıyorlar. Bunun nedeni dakikada 192 tur atıyor oluşu.

Yedinci çakramız TEPE Çakra: Başımızın tam tepesinde yer alıyor ve tüm enerjisel bedeni yönetiyor. Rengi mor. Tüm duygularla ilişkili diyebilirim. Bu çakra üzerinde çalışmak doğrudan tüm içerdeki sıkıntıların şifalanmasını sağlayacağı için bu kolay yol gibi görünebilir. Ne diye tek tek uğraşayım ki taç çakraya çalışırım tamam demeyin. Bu çakraya çalışmak o kadar da kolay değil. Burada bir dengelenmeyi yaratabilmemiz için tüm dünya nimetlerini reddederek bir münzevi hayatı yaşamamız gerekiyor ki bu da pek mümkün değil.  Burası daha çok içerideki diğer çakralar ne kadar sağlıklı ise o kadar sağlıklı oluyor. Yaratıcı ile olan iletişim noktası burası. Saf bilinç adını verdiğimiz güçlü bir enerji taşır. Buradaki dönüş hızı, şaşırmayın, dakikada 1944 turdur. Çılgın bir hız… Bu nedenle şimdilik burada kesiyorum. Daha ayrıntılı anlatacağım. Tek tek hepsine derinlemesine bakacağız.

Hep söylüyorum, özel bir yeteneğiniz olmasına gerek yok, saf ve temiz şifa için mutlaka Reiki uygulaması alın. Mümkün ise uyumlaması da alın. Hayat boyu bir Reiki enerji kanalı olarak hem kendinize hem de çevrenize çakra dengelenmesi konusunda yardımcı olabilirsiniz. Almak niyetinde değilseniz de tamam sıkıntı yok, olumlamaları takip edelim ve her zamanki gibi Işık’la kalalım…