Çağlar boyunca atalarımız belli bir sembolü üzerlerinde taşımış ya da evlerinde başköşelere yerleştirmiştir… Her biri şans odaklı ve yüksek etkili, enerjisi çok yüksek sembollerdir. Göz, Nal, Anahtar, Kelebek, Yıldız ve El sembollerini ele alacağım… Hem evlerimizde hem de üzerimizde taşımaktan keyif duyacağınız aynı zamanda da şans enerjilerinden yüksek derecede yararlanacağınız başlıca semboller bunlar… İsterseniz gelin tek tek ele alalım…

Göz ya da bilindik adıyla Nazar Boncuğu formundan bahsederek başlamak istiyorum. Anadolu ve Mezopotamya kültürleri kaynaklı olan göz figürü, kişinin dünyaya açılan penceresi olarak algılandığı gibi, tehlikelerin evvelden fark edilebileceği üçüncü bir göz niteliği de taşımaktadır. Düşüncelerin giriş ve çıkış noktası olarak algılanan göz, sembol olarak kullanıldığında veya taşındığında negatif bakışların ve düşüncelerin kişiye ulaşmasını engelleyen bir enerjiye sahiptir. Taşıyan kişi gözlerini kapatsa bile taşınan bu göz her zaman açık kalacak ve koruyup kollamaya devam edecektir. Özellikle Mısır uygarlığında kullanılan göz sembolizmi, yaratıcı Ra’nın her zaman açık ve uyanık olan ve her şeyi gören gözü olarak algılanmıştır. Anadolu halkları içinde ise göz uyarlaması zamanla içine yeni katmanlar yerleştirilerek uygulanmıştır… Mavi rengin koruyucu etkisi gibi… Anadolu uygarlıklarında, özellikle Türk kadim inancında mavi renk ve göz sembolünün birleşimi nazar boncuğunu doğurmuştur. Form olarak göze benzeyen taşın merkezindeki siyah nokta özellikle odak noktasıdır ve tüm negatif enerjiyi uzaklaştırmakla görevlidir. Onu çevreleyen mavi ve beyaz renkler şans ve koruyuculuk etkisini yükseltir. Sarı renk özellikle şans enerjisini taşıdığından nazarlıklarda mavinin yanında zamanla yerini almıştır. Kırmızı renk kullanımı da Türk geleneklerinde hareket ve enerjik yapıyı destekler. Bu nedenle bazı nazarlıklarda kırmızı enerji de kullanılmıştır.

At Nalı kullanımı, yine Anadolu uygarlıkları çıkışlıdır. Aslında ilk kullanım alanı at nalı olarak değil, demirden bir U sembolüdür. Demir madeninin Kuran’da da yeri apayrıdır. Yüksek koruyucu ve şans verici özelliği demiri pek çok noktada özel kılar. U ya da ters U formunun seçilmiş olmasının nedeni de hilal Ay’ın sembolü olmasıdır. Ay’ın yüksek enerjili hilal biçimi ki bayrağımızda seçilmesinin nedeni de budur, demir ile birleştirilmiş bu sembol, bir süre boyunca demirden hilal olarak kullanılmıştır. At nalına çevrilmesinin nedeni yine Türk kadim kültüründe at hayvanının kutsiyeti nedeniyledir. Şans getirmesi için bilindiği üzere ters olarak değil uçları yukarıya bakacak şekilde kullanılmalıdır. Üzerinde bulunan 7 çivi izi ise zamanla 7 sayısının uğurlu oluşunun fark edilmesiyle eklenmiştir. Bu noktada çok katmanlı olarak şans ve koruyucu etkisi olan at nalı sembolü günümüzde merkezinde nazar boncuğu yerleştirilerek desteklenmekte ve görselliği zenginleştirilmektedir.

Anahtar sembolü, çağlar boyunca kapıları açması nedeniyle kutsal ve uğurlu kabul edilmiştir. Saklı olanın açığa çıkartılması ve yanı zamanda da gizlenmesi gerekenin gizli kalması fikri dolayısıyla özellikle kişinin iç benliğine hizmet eden kadim bir semboldür. Dört dişi olan anahtar sembolizmi İslam inancı içinde özellikle uğurlu kabul edilmiştir. Bunun nedeni, Yaratıcının dört büyük kapısı olmasıdır. Bunun yanında inanç içindeki dört büyük peygamber, dört büyük Melek, dört büyük kitap, dört yön ve dört ana element inançlarını da sembolize etmektedir.

Kelebek formu, en temel haliyle değişimin ve yenilenmenin sembolü olarak kadim zamanlardan bu yana uğurlu kabul edilmiştir.

Yıldız sembolü ise özellikle Antik ve kadim dünyadan buyana en uğurlu sembol olarak benimsenmiştir. O denli uğurlu kabul edilir ki, Kutsal metinlerde, bayraklarda, tapınaklarda farklı pek çok formda kullanılagelmiştir. Beş köşeli oluşu özellikle kadim zamanlardan bu yana beş ana gücü sembolize etmektedir. Dört büyük element ve insanın ruhu ile beş olan güç sayısı kadar ucu olması uğurlu kabul edilmiştir. Altı köşeli oluşu ise, iki üçgenin bir araya gelmesiyle oluşturulmuş ve Davut’un yıldızı olarak kullanılmış uğurlu ve koruyucu olduğuna inanılmıştır.

El sembolü ise Türk-İslam kültürü içinde oldukça etkili ve özel bir anlam taşımaktadır. Fatma’nın Eli olarak kabul edilmiş ve özellikle şifa verici etkisi yüzyıllar boyunca kabul edilmiştir. Fatma Ana’dan önce de Çin, Türk ve Mezopotamya kültürlerinde el sembolizmi yaratıcı gücün şifa ve uğur getiren eli olarak kullanılmış, İslam kültürü içinde de şifacı ruh özelliği dolayısıyla Fatma Ana’ya ithaf edilmiş ve böylece benimsenmiştir. Parmakların her birinin belirli anlamlar taşıdığı, avuç içinin özellikle şifa ve uğur enerjisini taşıdığı gerçeği ile el, bu noktada en güçlü semboldür. El içinde göz kullanımı da birleştirilmiş çok katmanlı bir şans ve uğur, aynı zamanda da koruyucu etkili güçlü bir tılsımdır.